ÖZET
Amaç:
Bu çalışmada, 24 aylık sürede (Ocak 2017-Aralık 2018) Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne başvuran hastaların seroloji laboratuvarında çalışılan Toxoplasma gondii IgM, Toxoplasma gondii IgG ve IgG avidite test sonuçlarının irdelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntemler:
Hastaların serum örneklerinde T. gondii IgM ve IgG antikorları ve T. gondii IgG avidite testleri, VIDAS otomatize sisteminde (BioMérieux, France) üretici firmanın önerileri doğrultusunda çalışılmıştır.
Bulgular:
T. gondii IgM antikorları %1,7 (101/6104) oranında saptanırken, T. gondii IgG antikorları %37,9 (1,149/3024) oranında bulunmuştur. Doğurganlık yaş grubundaki kadınlarda T. gondii IgG seropozitifliği %31,5 oranında saptanmıştır. T. gondii IgG avidite testi, doğurgan yaş grubunda 191 kadının 134’ünde (%70,1) yüksek, 29’unda (%15,2) düşük saptanmıştır.
Sonuç:
Doğurgan çağdaki kadınlarda toksoplasma serolojisinin taranmasının ve tanısının önemli olduğu düşünülmektedir. Çalışma sonuçlarının T. gondii enfeksiyonuna karşı alınacak optimal kontrol ve önlemlerde yardımcı olabileceği kanısına varılmıştır.
GİRİŞ
Toxoplasma gondii insanları ve hemen hemen tüm sıcak kanlı hayvanları enfekte edebilen, dünyanın her tarafında görülebilen ve hemen tüm hücrelerde gelişme yeteneği gösterebilen bir protozoon parazittir. T. gondii’nin neden olduğu enfeksiyona toksoplasmoz denilmektedir. İnsanlarda enfeksiyonun bulaş yolu canlı doku kisti taşıyan pişmemiş veya çiğ et yenmesi, T. gondii ookistleri ile kontamine yiyecek ve suyun alınması veya plasenta ile olmaktadır (1). Enfeksiyon bağışıklığı sağlam kişilerde genellikle asemptomatik seyrederken, bağışıklığı baskılanmış hastalarda (kortikosteroid, sistotoksik ilaç kullananlar, hematolojik malignitesi olanlar, organ transplantasyonu yapılanlar, AIDS hastalarında) ve konjenital olarak bulaştığında fetüs ve yenidoğanda ağır klinik tablolara neden olmaktadır (2). Dünya nüfusunun yaklaşık %30’u T. gondii ile kronik olarak enfektedir. Birçok kişide toksoplasmoz klinik bulguları enfeksiyona spesifik olmadığından tanıda serolojik testler önemlidir. Tanıda kullanılan serolojik testler Sabin-Feldman testi, modifiye aglütinasyon testi, enzyme-linked immunosorbent assays, immunosorbent aglutinasyon testi, indirekt immünofloresan antikor testi, indirekt hemaglutinasyon testi (3) ve ayırt edici aglutinasyon testi (4) şeklinde sıranalanabilir. Çalışmamızda Bursa’da üçüncü basamak bir hastane olarak hizmet veren Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin farklı kliniklerine 2017 ve 2018 yıllarında başvuran ve toksoplasma serolojisi (T. gondii IgM, T. gondii IgG ve T. gondii IgG avidite) araştırılan hastaların test sonuçlarının geriye dönük olarak irdelenmesi amaçlanmıştır.
YÖNTEMLER
Çalışmaya Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin çeşitli birimlerinde 2017 ve 2018 tarihlerinde toksoplazmoz ön tanısı, gebelik veya doğurganlık çağı kadınların taranması amacıyla toksoplasma serolojik testleri için kan örnekleri tıbbi mikrobiyoloji anabilim dalı laboratuvarına gönderilen hastalar dahil edilmiştir. Seroloji laboratuvarında hastaların serumları ayrıldıktan sonra 24 saat içinde T. gondii IgG ve T. gondii IgM antikorları ELFA (Vidas Toxo IgG and Vidas Toxo IgM, bioMérieux, France) tekniği, T. gondii IgG-avidite değerleri ise VIDAS (BioMerieux, France) IgG-avidite testi ile üretici firmanın önerileri doğrultusunda çalışılmıştır. Toplam 3024 örnekte T. gondii IgG, 6104 örnekte T. gondii IgM ve doğurganlık yaş grubu kadınlara ait 191 örnekte IgG avidite değerleri araştırılmıştır. Hastanemizin polikliniklerine başvuran her hastadan onam formu alındığı için bu çalışma için ayrıca hasta onamı alınmamıştır. Hastalara ait demografik veriler hastane elektronik bilgi sisteminden alındığından ve testler sadece klinisyenlerden gelen istekler doğrultusunda çalışıldığından yerel etik kurul onayı alınmamıştır.
İstatistiksel Analiz
Çalışmada kategorik verilerin analizi ki-kare trend yöntemiyle yapılmış ve p<0,05 olarak belirlenen değerlendirmeler anlamlı kabul edilmiştir.
BULGULAR
Bu çalışmada, 2,092’si (%69,2) kadın, 932’si (%30,8) erkek toplam 3,024 hasta ve 4,292’si, (%70,3) kadın, 1,812’si (%29,7) erkek toplam 6,104 hasta serumunda sırasıyla T. gondii IgG ve IgM antikorları araştırılmıştır. Çalışmanın gerçekleştirildiği iki yıllık dönemde, 3,024 örneğin 1,149’unda (%37,9) T. gondii IgG, 6,104 örneğin 101’inde (%1,7) T. gondii IgM seropozitifliği saptanmıştır. Yaş gruplarına göre sonuçların dağılımı incelendiğinde kadınlarda hem T. gondii IgG (p<0,001) hem de T. gondii IgM seropozitifliği (p<0,001), erkeklerde ise sadece T. gondii IgM (p<0,001) seropozitifliği istatiksel olarak anlam farklılık göstermiştir (Tablo 1, 2).
Doğurganlık yaş grubu kadınlarda T. gondii IgG seropozitifliği %31,5 olarak belirlenmiştir. Doğurganlık yaş grubunda olup T. gondii IgG avidite testi çalışılan toplam 194 kadının 134’ünde (%70,1) yüksek, 29’unda (%15,2) düşük avidite saptanmıştır. Doğurganlık yaş grubunda düşük avidite saptanan 29 olgunun 16’sında (%55,1) T. gondii IgG ve T. gondii IgM pozitifliği birliktedir (Tablo 3).
TARTIŞMA
Bir toplumdaki toksoplasmoz yaygınlığının serolojik çalışmalarla belirlenmesi ve takibi önemlidir. Bu sayede epidemiyolojik verilerin takibi ve olgu dağılımları belirlenebilir ve toplum sağlığını düzenlenmesi için gerekli önlemler alınabilir. Ülkemizdeki çalışmalar genellikle enfeksiyon ön tanılı hastalar, riskli gruplar, gebelik veya doğurganlık yaş grubundaki kadınları kapsamaktadır. Akut T. gondii enfeksiyonunun tanısı spesifik IgM antikorlarının saptanmasına dayanmaktadır. Spesifik IgM ve IgG antikorlarının birlikte saptandığı olgularda enfeksiyonun akut mu geçirilmiş mi olduğunu ayırt etmek için avidite testlerinden yararlanılmaktadır. Özellikle prenatal enfeksiyonların kalıcı etkilerinden korunmak için gebelerde veya doğurganlık yaş grubundaki kadınlarda toksoplazma serolojisinin bilinmesi önemlidir.
Ülkemiz verilerine bakıldığında T. gondii IgG seropozitifliği %17,22-37,0 aralığında, T. gondii IgM seropozitifliği ise %0,65-2,4 aralığında değişen oranlarda bildirilmiştir (5-11). Çalışmamızda olguların %37,9’unda anti-T. gondii IgG seropozitifliği saptanmış olup bu sonuç ülkemiz geneliyle kıyaslandığında yüksek sayılabilecek bir orandır (7-13). Merkezimizde yüksek seropozitiflik saptanması göç alan bir şehir olmamızdan kaynaklanabilir. Çalışılan testlerin %1,7’sinde T. gondii IgM seropozitifliği saptanmış olup bu oran ülkemiz verilerine benzerdir (5-10). Merkezimizde daha önce yapılan çalışmalarda 2002-2008 yılları arasında T. gondii IgG seropozitifliği %26,8 ve T. gondii IgM seropozitifliği %1,9 (12); 2009 -2016 yılları arasında ise T. gondii IgG seropozitifliği %30,7 ve T. gondii IgM seropozitifliği %9,7 olarak saptanmıştır (13). Ülkemizde son on yılda yapılan çalışmalarda tüm yaş gruplarında genel olarak T. gondii IgG seropozitifliği erkeklerde %0,0-23,4 arasında; kadınlarda %0,5-84,03 arasında bildirilmiştir. T. gondii IgM seropozitifliği erkeklerde kadınlara göre oldukça düşük saptanmıştır (5,10-15). Çalışmamızda T. gondii IgG ve IgM seropozitifliği sırasıyla kadınlarda %40,7 ve %32,1 olarak saptanırken erkeklerde daha düşük oranlarda %1,9 ve %0,9 olarak saptanmıştır. Bu sonuçlar genel olarak ülkemizdeki erkekler ve kadınlardaki seropozitiflik oranlarının bildirildiği çalışmalar ile uyumludur ancak oranlar geniş bir aralıkta dağılmaktadır. Bu durumun çalışma bölgelerinin coğrafi özelliklerinden, sosyal, beslenme ve hijyen alışkanlıklarındaki farklılıklardan kaynaklanabileceği düşünülmektedir (16).
Doğurganlık çağındaki kadınlarda T. gondii seroprevalansı Avrupa’da %8,2 (İsviçre) ile %63,2 (Almanya) arasında değişmekteyken Amerika Birleşik Devletleri, Brezilya, Arjantin ve Kolombiya’da sırasıyla %11,0, %11,0, %7,3-77,5, %48,7-53,4 ve %47,0-63,5 oran aralıklarında değiştiği bildirilmektedir. Asya ve Okyanusya’da, %0,8 (Güney Kore) ile %63,9 (İran) arasında; Afrika’da %25,3 (Burkina Faso) ile %75,2 (Sao Tomeand Principe) arasında değişmektedir (17). Ülkemizde doğurganlık çağındaki gebe ve gebe olmayan kadınlarda yapılan çalışmalarda T. gondii IgG seropozitifliğinin en yüksek olduğu bölgelerde (%63-68) beslenme (örneğin; çiğ et tüketimi) ve sosyal yaşam (kalabalık aile) alışkanlıklarının farklı olması dikkat çekmektedir (18). Bursa, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Afyon’da yapılan çalışmalarda doğurgan çağındaki seropozitiflik %18,0 ve 32,0 arasında değişmektedir (12,19-21). Bu oranın İstanbul’da yapılan sırasıyla %31,2 ve %33,3 olarak bildirildiği iki farklı çalışmada yayınlanmıştır (22,23). Ülkemizde yapılan çeşitli çalışmalarda (18,22,24,25) doğurgan yaştaki kadınların T. gondii IgG seropozitifliği %18,3 ile %68,9 arasında değişmekte olup çalışmamızda bulduğumuz %31,5 oranındaki T. gondii IgG pozitifliği bölgemizin ülkemiz ortalamasında yer aldığını göstermektedir. Çalışmamızın sonuçlarına göre doğurgan çağdaki kadınların %63,5’i seronegatiftir ve akut toksoplasmoz enfeksiyonuna duyarlıdır. Bu grupta gebelik öncesi ve/veya erken gebelik döneminde uygulanan serolojik tarama testlerinin yararlı olduğunu düşünmekteyiz. Bir gebenin geçireceği T. gondii enfeksiyonunun prenatal dönemde tanısının ve tedavisinin sağlanması, bebekte görülebilecek kalıcı hasarları azaltabilir hatta önleyebilir.
Bir antijene karşı oluşan antikorların bağlanma gücü başlangıçta düşük olup ilerleyen hafta ve aylarda giderek artmaktadır. Antijen-antikor reaksiyonlarının bu özelliğinden yararlanılarak çalışılan avidite testleri primer enfeksiyonun geçmişi hakkında bilgi sağlayabilirler. Yazar ve ark. (26) T. gondii IgG antikorları pozitif 695 gebenin %70,8’inde yüksek avidite, %4,7’sinde düşük avidite, %24,5’inde ise sınırda avidite olduğunu belirlemişlerdir. Bahar ve ark. (27) anti-T. gondii IgG antikorları pozitif olan 31 gebenin %45,2’sinde yüksek avidite, %29’unda düşük avidite, %25,8’inde ise sınırda avidite saptamışlardır. Bu çalışmada iki yıllık periyotta avidite testi istenen doğurganlık yaş grubundaki 191 hastanın 134’ünde (%70,1) yüksek, 29’unda (%15,2) düşük, 28’inde (%14,7) sınırda avidite değeri saptanmıştır. Yüksek, düşük ve sınırda avidite değeri saptanan hastalarda sırasıyla %26,9, %55,1 ve %32,1 oranlarında T. gondii IgG ve IgM antikorlarının her ikisi pozitifdir. Yüksek, düşük ve sınırda avidite değeri saptanan hastalarda sırasıyla %57,5, %24,1 ve %53,6 oranlarında T. gondii IgG (+) ve T. gondii IgM (-) sonuçlar elde edilmiştir (Tablo 3). Çalışmamızda doğurganlık çağında düşük avidite saptanan 29 hastanın 16’sında (%55,1) hem T. gondii IgG hem de T. gondii IgM’nin pozitif saptanması ilgili klinik tarafından enfeksiyonun son üç ay içinde geçirilmiş olduğu düşünülerek gerekli takip ve tedavilerin yapıldığı öngörülebilir. Çalışmada IgM negatif IgG pozitif olup düşük IgG aviditesi belirlenen yedi, IgM şüpheli sınırlarda IgG pozitif olup düşük IgG aviditesi saptanan dört hastamız mevcuttu. Bu hastalara da ilgili klinik tarafından gerekli takip ve tedavilerin sağlandığı düşünülmektedir. Bu durumda, daha önceki çalışmalarda da vurgulandığı gibi (27,28) gebelerde IgM sonucuna bakılmaksızın IgG seropozitifliği ve düşük avidite varsa gebelik dönemi dikkate alınarak gerekli takip ve tedavilerin uygulanması gereklidir.
SONUÇ
Hastanemizde genel T. gondii enfeksiyonunun prevalansı (T. gondii IgG) Türkiye’de yapılan çalışmalardaki yüksek oranlarla uyumlu bulunmuştur. Bu sonuç bölgemizin çok göç almasına bağlanmıştır. Merkezimize başvuran doğurgan çağdaki kadınların çoğu (%63,5) toksoplasma enfeksiyonuna duyarlıdır, dolayısıyla bu grupta uygulanacak serolojik tarama ve tanı testleri önemini korumaktadır. Çalışmamızın sonuçlarının ülkemiz epidemiyolojik verilerine ayrıca T. gondii enfeksiyonundan korunma ve kontrolüne yönelik yapılacak çalışmalara katkıda bulunacağını düşünmekteyiz.
* Etik